Toplumda giderek artan ya da arttırılan şiddet olayları insan davranışlarını da etkilemiş ve yaşanılan sorunların çözümünde sıklıkla şiddete başvurulmaya başlanmıştır. Devletin vatandaşla buluştuğu en uç noktası olan öğretmenlerimiz de şiddet davranışları ile karşı karşıya kalmakta ve görevlerini yerine getirirken sürekli yaşadıkları şikayet edilme tedirginliğinin yanı sıra şiddete maruz kalma kaygısı yaşamaktadırlar. Tehdit ile başlayıp darp etme ve yaralamaya kadar giden şiddet davranışları öğretmenlerimizin sağlıklı bir ruh hali içinde derse girme ve öğrencileri ile buluşmalarının önündeki en büyük engel olarak ortaya çıkmaktadır. Velilerimizin en değerli varlıkları biz öğretmenlere emanet edilen çocuklarıdır. Geleceğimiz olan çocuklarımızla ilgili yaşanılan problemlerin çözümü de aynı hedefte yürüyen eğitim dünyasının paydaşlarının karşılıklı diyalogudur. Öğretmene yönelik en basitinden en ağırına kadar hiçbir şiddet türü yaşanan sorunların çözümü olmamıştır ve olmayacaktır. Öğretmenlerimiz ‘’Alo 147 Hattı’’ ile dayakçı veliler arasında asimetrik şiddetin kurbanı olmaya devam ediyorlar. Bir yandan, sahibini arayan imzasız dilekçelerle 147’den vurulan ve milletin çocuklarını eğitmekten başka amacı olmayan öğretmenlerimiz, diğer yandan da hakaret, tehdit ve saldırılarla karşı karşıya kalıyorlar. Türkiye’nin farklı yerlerinde her gün öğretmenlere yönelik bir şiddet haberi duyuyoruz. Geçtiğimiz hafta maalesef bir öğretmene şiddet vakası da Yalova’da da yaşanmıştır.
TOKİ’de bulunan, 19 Temmuz ilkokulunda kendini bilmez bir veli ve eşi tarafından çocuklarımızı kendi çocukları gibi gören, fedakarlıkla eğitim vermeye çalışan okul idarecisi ve öğretmenlerine yönelik hakaret ve fiili darp yapmaya teşebbüs gerçekleşmiştir. Bülent Çetin isimli bu veli bununla da yetinmeyerek, 7 yaşındaki çocukların eğitim gördüğü 1. Sınıfa girerek çocukların kendi aralarındaki tartışma ve kazayla kendi çocuğunun düşerek hafifçe yaralanmasını gerekçe göstererek minnacik çocukları tehdit etmiş, Öğrencisini eğitmek ve topluma kazandırmaktan başka hiçbir amacı olmayan sınıf öğretmenine ise haddini aşan ifadelerle sözlü şiddette bulunarak, okulu birbirine katmıştır. Bu okulumuzda öğrenim gören çocuklarımız çok korkmuş ve öğretmenlerimiz ise ciddi anlamda, bu “kabadayı” velinin saygısızlıklarından ve tehditlerinden son derece tedirgin olmuştur. Bülent Çetin isimli bu şahıs hakkında buradan cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunuyoruz. Kimsenin öğretmen ve idarecilerimizi şamar oğlanına çevirmesine izin vermeyeceğiz. Bu iğrenç olayı nefretle kınıyor ve yetkilileri Bülent Çetin hakkında işlem yapmaya davet ediyoruz.
Öğretmene saldıranlar bilmeliler ki onlar geleceklerini de yok ediyorlar. Bir eğitimciye saldırmak demek aynı zamanda bilime ve ülkenin geleceğine saldırmak demektir. Öğretmene uygulanan şiddetin temelinde öğretmene olan saygı ve sevginin azalmasının payı elbette çok büyüktür. Bu konuda yetkililere, velilere ve eğitim kurumlarına çok iş düşüyor. Herkes şunu bilmelidir ki öğretmen asla sahipsiz değildir. Bütün gücümüzle arkadaşlarımızın yanında olacak ve arkadaşlarımızın uğradığı şiddetin takipçisi olacağız.
Buradan bütün sorumlulara sesleniyoruz: Şiddetin her türlüsüne, nereden ve kimden gelirse gelsin karşıyız.
Maalesef bu gün öğretmenlerimiz saldırılara karşı savunmasızdır. Eğitim Öğretim Kurumlarında alınması gereken güvenlik tedbirleri yeterince alınamıyor, sorumluluk öğretmenlere bırakılıyor. Bu gün okullarımızda halen özel güvenlik tedbirlerinin alınamaması velilerimizin ihmalkâr davranması Milli Eğitim Bakanlığının okullarda şiddete yönelik gerekli tedbirleri almaması öğretmenlere saldırıyı her geçen gün artırmaktadır.
Yetkilileri öğretmenlere sahip çıkmaya çağırıyoruz. Öğretmene yönelik şiddetin bir an önce son bulmasını istiyoruz. Sorun sadece emniyet tedbirleri yönünden ele alınmamalı şiddetin nedenlerini ortadan kaldıracak uygulamalara da ağırlık verilmelidir. Bu önlemlerin önemli bir kısmı da eğitim yoluyla alınacaktır. Bu manada değerler eğitimine ağırlık verilmeli, öğretmene saygı yeniden tesis edilmelidir.
Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimcilere yönelik her saldırının sıkı takipçisi olmalıdır. MEB Hukuk Müşavirliği kanalıyla yargıya intikal etmiş davalarda kendi personelinin yanında olduğunu göstermelidir. Bakanlık nerede duracağı belli olmayan bu şiddetin olaylarının bir an önce son bulması için gereğini yapmalıdır.
Bu gün Okullarda öğretmenlerimizin can güvenliği kalmadı. Her gün bir arkadaşımız Türkiye’nin farklı yerinde şiddet kurbanı oluyor, okullarımız tahrip ediliyor, eğitime ara veriliyor. Artık OECD raporlarını okumayı bırakın. Türkiye gerçekleriyle yüzleşin ve eğitimcilerin feryadına kulak verin. Güvenliğin olmadığı yerde sağlıklı bir eğitim yapılamaz.
Kimsenin yaptığı cezasız kalmamalı. Basınımız eğitimcilerin uğradığı şiddet kadar, saldırganların alacakları cezalara da yer vermelidir. Saldırganların hak ettiği cezayı almaları için var gücümüzle çalışacağız. Toki 19 Temmuz İlkokulu idareci ve öğretmenlerine geçmiş olsun dileğimizi iletiyoruz. Eğitim-Bir-Sen olarak bundan önce olduğu gibi bundan sonra da eğitim çalışanlarımızın sonuna kadar yanında olacağız.
Milli Eğitim Bakanlığını daha fazla gecikmeden bu sorunu kökten halledecek tedbirleri almaya ve öğretmenlerimizi kendini bilmezlerin hedef tahtası olmaktan çıkarmaya davet ediyoruz. Ve diyoruz ki; Zalimin zulmü sükut sayesinde yurtlanır. Soruyoruz, Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenine sahip çıkması için daha kaç öğretmenin hakarete uğraması, kaç öğretmenin dayak yemesi, kaç öğretmenin ölmesi gerekmektedir? Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Eğitim-Bir-Sen Yalova Şubesi Yönetim Kurulu