İZ BIRAKMAK...
Yaklaşık sekiz yıldır büyük bir gurur ve onurla yürütmekte olduğum Eğitim Bir Sen başkanlığından sonra, aynı tarihte seçilmiş olduğum, mensubu olmakla gururu duyduğum Memur Sen başkanlığından da ayrılmış bulunuyorum. Başlangıçta büyük çoğunluğun düşündüğü gibi ben de sendikacılığa soğuk bakıyordum. Ancak zıt kutuplar mantığıyla mevcudiyetlerini muhafaza eden sendikaların, ülkemizin kronik sorunlarına sivil çare olamayacaklarını müşahade ettiğim gün ,bu kutlu davanın neferi olarak hareket etmenin doğru olacağı inancıyla arkadaşlarımızla uzun bir yolculuğa çıktık
Hayat yolculuğunda her zaman iniş çıkışlar, engeller ve zorluklar vardır. Sendika; bu zorlukların “birlikten kuvvet doğar” mantığıyla güç ve iradesini gösterebilenlerin adresidir. Ülkemizde yaşanan sorunların birlikte yaşama kültürünü geliştirerek çözüm aramanın adresi de Memur Sen olduğu için adresim doğruydu.
Beraber yola çıktığımız arkadaşlarımızla zaman zaman sorunlar yaşadık. Yola çıktıklarımızı yolda bulduklarımızla değiştirmedik. Ancak yola çıktığımız bazı dostlarımızın ihanenetin en sinsi örneklerini sergilemiş olmalarına göz yummamız söz konusu olamazdı. Çünkü biz “kendisi için istemediğini başkaları için de istemeyen” bir inancın mensuplarıyız.
Görev yaptığımız süre içerisinde insan olmaktan kaynaklanan hatalarımız olmuştur. Yaptığım işi olabildiğince tarafsız ve bütün tahriklere rağmen en az hasarla atlatmanın yollarını aradım. Bu tavrımdan dolayı en yakın arkadaşlarımızın eleştirilerine göğüs gerdim. Ancak karşımızda sendikasını değiştiren arkadaşları için; "çoluk çocuğu aç susuzken kendini pazarlayan bir kadın dahi bunlardan çok daha şereflidir. Bunlar aç mıdır, açıkta mıdır, çoluk çocuğu evde aç mıdır ki, kendi şereflerini makam ve mevki için pazarlamaktan çekinmemektedirler” diyen tahrik gücü yüksek sendika Genel Başkanlarının olduğu gibi, değerler düşmanı sendikacıların olduğunu da bilmemiz gerekir.
Gelinen noktada önemli demokratik eksiklerimiz olmasına rağmen,göreve başladığımız Türkiye tablosu ile bugün arasında tarafsız gözlemciler için önemli farkların olduğu tartışılmaz bir gerçektir. İnsanların haklarını aramaktan çekindiği,laiklik tartışmalarıyla neredeyse ülkemizin tamamında “kamusal alan”yalanıyla özgürlüklerin kısıtlandığı, kendisinin seçmediği genetik özelliklerinden dolayı insanların ötekileştirildiği, sürekli darbe ve sürgün tehditleriyle insanlarımızın sindirildiği, Üniversitelerin bilimsel çalışma yerine ülke idaresiyle meşgul olduğu,öğretmenlerin pazarlarda alış veriş görüntüerini,başörtüsü eylemine katılan bir memur arkadaşımın memurluktan atıldığı, her ay maaş alıp alamadığımız şüphesiyle beklerken, aldığımız maaşlarla döviz bürolarına koştuğumuz günleri, kılık kıyafetten dolayı yenilen fırçaları,milli güvenlik dersi hocalarının bizleri hizaya sokma çabalarını, büyük çoğunluğu karşı olduğu ancak yapmak zorunda olduğumuz saçma sapan 19 mayıs hareketleriyle eğitime verilen arayı, ülkenin Başbakanlarını tehdit eden askerleri, bir saatlik ders denetlemelerinde verilen sicil notlarının ne kadar etkili olduğunu, ülke insanlarımızın tamamının bir sebep bulunarak fişlendiği……..vb günleri unutmayalım. Bugün insanlarımzın daha fazla demokrasi ve milli gelirden daha fazla pay istemeleri gayet normaldir ve olmalıdır. Bugün insanlarımız ötekileştiriliyor diyenlerin geçmişte ötekileştirilenleri duymamazlıktan gelmelerini unutmadık.İnsana “insan” olduğu için değer verelim…
Sendika başkanlığı yaparken en fazla eleştiri aldığım konu,”neden herkesi üye yapıyorsunuz?” konusudur. Memur Sen’in bu tavır ve duruşu herkese örnek olmalıdır. Türkiye Cumhuriyetinde birlik ve beraberlik içerisinde kardeşçe yaşayacaksak buna ihtiyacımız vardır. Bu süre içerisinde inanılmaz olaylarla karşılaştım. Rabbim ömür verirse anılarımı da yazmak isterim. Yaptığımız işin doğası gereği bir çok sevdiğimiz dostlarımızla tartışmalarımız oldu. Kırıcı olmamak için kendimi çok zorladım. Hiçbir zaman bireysel menfaatlerimi ülke menfaatlarinin önünde tutmadığıma rabbim şahittir. Ancak ülkemizin demokratikleşmesi için bunların olması gerekirdi. Aksi halde çok samimi olduğum arkadaşlarımın bir kısmının İstiklal Marşımız okunurken okul bahçesinin dışındaki başörtülü velileri o alandan uzaklaştırmaya çalışmasını ve başörtüsünün laikliğe aykırı olduğu anlayışını nasıl düzeltebilirdik. Okullarda bugün normal olarak karşılanan Kuran-ı Kerim dersinin okutulmasını normal olduğunu o gün nasıl anlatabilirdik? Benim annem babam da hacca gitti ama…diyen dostlara bazı gerçekleri nasıl izah edebilirdik? Ülkemizde Türk,kürt,alevi,sunni vb…bir arada pekala kardeşçe yaşayabileceğimizin en iyi örneğini nasıl gösterebilirdik?
Görev yaptığım süre içerisinde işim gereği bazı dostlarımızın kalbini kırmış olabilirim. Benim de kalbim çok kere kırılmıştır. Gereksiz yere çok fırça yedim .Benden kaynaklanmayan bir çok olayın müsebbibi olarak bilindim. İşimi en iyi yapma gayretimden dolayı bana küsen dostlar dahil herkese hakkımı helal ediyorum, beklentim herkesin de bana hakkını helal etmesidir. Görevim esnasında sendikamızın bayrağını hep yukarılarda taşıdım ve üyelerimizin başını öne eğdirecek hiçbir şeye imza atmadım.Bayrak, vatan, millet, milli ve manevi değerlerimize düşman olanlarla dost olmadım ve olmayacağım. Dost ile “Kuzu postuna bürünmüş Kurt” arasındaki farkı yaşayarak gördüm. Siyasi görüşlerimi öğrencilerime ve işime kesinlikle karıştırmadım.Bundan sonra görevi devralan arkadaşım Uğur HAKAN TAN bey ve ekibine başarılar diliyorum. Ben onlara güveniyorum. Ülkemizin birlik ve beraberliği için Memur Sen’e bugün daha fazla ihtiyacımız vardır.
Bugüne kadar birlikte çalıştığımız bütün yol arkadaşlarıma ve bizlere teveccüh göstererek diğer sendikaların toplamından daha fazla üyeye ulaştıran tüm kamu çalışanlarına ve ülkemizin tüm insanlarına selam ve saygılar sunarım… Kurucu Genel başkanımız rahmetli Mehmet Akif İNAN ve arkadaşlarına Allah rahmet eylesin. Kalıcı dostluklar ve iz bırakanlara selam olsun…..
Tohum saç, bitmezse toprak utansın! Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylan, koşmana bak sen! Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!
Necip FAZIL KISAKÜREK
